Baha Akşit (1914-1995)

04 Tem

Baha Akşit (1914-1995)

Baha Akşit (1914-1995)

Türk Siyasetçi, Hekim.

1914 Denizli Yatağan’da “Müftüler” namıyla tanınan ailenin bir ferdi olarak dünyaya gelen Baha Akşit, müderris bir dede ve babanın gözdesidir. Dedesi Yatağan köyünün Koca Hoca namı ile tanınan Hacı Şeyh Mehmed Efendi (1842-1916), Osmanlı son dönem medrese eğitiminden geçmiş ilim adamı Yatağan Medresesi’ni bölgenin “Büyük Medresesi” olarak anılmasını sağlayacak saygın, sevilen, takdir edilen kişisidir. Babası Müftü Arif Akşit (1872-1944) Koca Hoca Hacı Şeyh Mehmed Efendi’nin en büyük oğludur. İlk eğitimini babasından alan Arif Akşit, Yatağan Medresesi’nde 1897 yılında müderrisliğe başlamış, Arapça, Farsça okuyup yazabilen çevresi tarafından sevilen bir âlimdir. 1329/1913 İzmir Vilayeti Meclisi Umumi azalığına seçilmiş, Milli Mücadele’ye katılmış, halkın aydınlatılmasında, Milli Mücadele’ye katılmasında bölgesindeki en önde savunucularından biri olmuştur. 3 Mart 1924 Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması kanunu gereğince Yatağan Medresesi müderrisliğinden ayrılarak ölünceye kadar görevine Acıpayam müftüsü olarak devam etmiştir. Annesi Yatağan’ın Koca Hüseyinler (Gossenler) diye tanınan ailenin kızı Dudu Hanımdır. 1928 yılında tüberkülozdan genç yaşta vefat etmiştir.

İlk eğitimini aile ocağındaki bu büyük ilim erbabından ve onların yaşattığı Yatağan Medresesi’nden alan Baha Akşit, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile açılan yeni eğitim sisteminin ilk talebelerinden biri olarak 1923’te köyündeki ilk mektepte devam edecektir. İlk üç sınıfı köyünde kalan kısmını Acıpayam Şark Mektebinde pekiyi derecede tamamlayacaktır. Ekonomik yetersizlikler, ülkenin her yerinde ortaokul, lisenin olmamasından dolayı eğitim masraflarını bölüşmek için amcaoğlunu beklemek zorunda kalan Akşit, bir yıl eğitimine ara verir. Bu tarihlerde 1928 Latin Alfabesinin Kabulü gerçekleşmiş, yeni yazı öğrenme seferberliği tüm ülkede başlamıştır. Acıpayam’da yeni yazı öğrenen Akşit, ortaokula gidene kadar memleketinin 4 köyüne (Yazır, Aşağı Dodurga, Yukarı Dodurga ve Gümüş) fahri yeni yazı öğretmeni olarak görevlendirilir. 1929 yılında artık Denizli’dedir. Denizli Ortaokulu’nda eğitimine devam eder. Bu dönem hayatı boyunca çok kıymetli bir hatırasının da gerçekleştiği dönemdir. 4 Şubat 1931 Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın yurt gezisi kapsamında Denizli ziyareti esnasında okulunda tanışması, Atatürk’ten takdir görmüştür. 1932 yılında bölgenin sadece üç şehrinde (İzmir, Bursa ve Afyon)var olan lise eğitimi için önce İzmir Lisesine gündüzlü olarak sonra kazandığı bursla Bursa Lisesine (1933) parasız yatılı olarak kaydedilecek, üstün başarı ile mezun olacaktır. 1935 yılında liseyi bitir bitirmez yüksek derece ile İstanbul Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimine başlar. Dönem itibari ile Yahudi Alman bilim adamlarının Türkiye’ye geldiği ve eğitim sistemine dâhil oldukları dönemdir. Akşit, Türkiye’nin ilk tıp fakültesinde hem dönemin hem de daha sonraki dönemlerin önemli yerli ve yabancı uzmanlarından eğitimini tamamlayacaktır. Bunlar: E. Mouchet, Damper, A.W. Lipschitz, E. Frank, R. Nissen vd ile Mazhar Osman, Fahrettin Kerim, Akil Muhtar Özden, N. Ali Berkol, N. Ömer İrdelp vd. sayılabilir.

1935-1941 yılları arasında tıp tahsilini tamamlayan Akşit, 1941-1944 yıllarında Manisa/ Kula Belediye Tabipliğinde mecburi hizmetine başlamıştır. Halkın, sevgisini saygısını ve güvenini kazanan Akşit, burada çalıştığı sürece ülkenin genel sorunu olan sıtma ve verem ile mücadeleye zamanını ayırmış, olumlu sonuçlar da almıştır. Bir yandan hekimlik görevini yürütürken diğer taraftan da Kula Halkevi Başkanlığını üstlenmiştir. Hekimliği kadar önem verdiği bu görevinde halkın eğitilmesi, aydınlatılması için etkinlikler, konferanslar, tiyatrolar, folklor geceleri düzenlemiştir. Yaşadığı yerin münevver bir kişisi olarak hayatının hiçbir safhasında sorumluluklarından kaçmamış, daima çalışkan özverili bir çalışma içinde olmuştur. 1941’de evlendiği ilk eşi Nevruz Hanımla sonra 13 Haziran 1968’de Necla Hanımla (1927) ile evlenmiş, Dudu Bilge (1943), Ayşe Ayşen (1947), Mehmet Arif (1949), Mehmet (1953) ve Zeynep Arzu (1970) isimli 4 çocuğu olmuştur.

Hekimliği aşkla seven Akşit, ilmini sürekli arttıran, çevresindeki hastalara ve hastalıklara karşı duyarlı, araştırmacı tedavi yöntemi ile yeni tedaviler uygulayan yenilikçi bir doktordur. Bu yönü çalıştığı şehirlerde ve bu şehirlerin dışında tanınmasına, bilinmesine ve sevilmesine sebebiyet verecektir. Bu yönü O’nun milletvekili adaylığında ve daha sonraki siyasi hayatında, önemli olumlu katkı sağlayacaktır. 1944 yılında askerlik görevine başlayan Akşit, 6 ay askeri eğitim aldıktan sonra kura ile I. Ordu 26. Tümen 46.ncı Piyade Alay Hekimliği ’ne görevlendirilmiştir. Görev yeri Trakya’da huduttadır. Dönem II. Dünya Savaşı’nın devam ettiği dönemdir. Bulunduğu yer sınıra yakın ve sürekli teyakkuz halinde olunan bir mevkidir. Terhis olacağı 1947 yılında kadar burada verdiği hizmetleri ile üstleri tarafından takdir gören ve ödüllendirilen bir kişi olmuştur.

Askerliğini bitirdikten sonra İzmir/ Foça Hükümet Tabipliğine atanan Akşit, bu sahil kasabasında hayatının her döneminde gördüğümüz ilklerin, değişimlerin, yeniliklerin şahidi, uygulanıcısı veya uygulayanı olarak yine bir ilk değişime ortak olacaktır. 1946 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası (CHP) içinde “Dörtlü Takrir” ile ayrılan ve yeni bir parti kuran Demokrat Partinin (DP) ülke teşkilatlanması ile ilk teması burada gerçekleşecektir. 1947 yılında Acıpayam Sıtma Mücadele Tabipliğine atanır. Daha tıp talebesi iken yazları fahri olarak yaptığı doktorluğu şimdi resmen yapmaya başlamıştır. Memleketinin ve ülkenin en önemli sorunlarından biri olan sıtma ve sıtma ile mücadele bu dönem O’nun hayatının da meşguliyeti olacaktır. Ülkenin sağlık sorunları, bunların çözüm çareleri siyasi hayata atıldığı, milletvekili ve Cumhuriyet Senato Üyesi olduğu dönemlerde de daima öncelikli meselesi olacaktır. Akşit, hayatı boyunca bir sağlık alanına bir de eğitim alanına ayrı önem vakfetmiştir. İnsanları hastalanmasın diye bataklıkları kurutup, sivrisinekleri yok ederek sıtmanın önünü alırken; memleketinin insanı cahil kalmasın, ilim ve irfandan nasibini alsın diye de eğitime, bunun içinde okul yapımına destek vermiştir. Acıpayam’daki görevi boyunca kendi yaşadığı eğitim sıkıntısını çok iyi bildiğinden memleketinde okul yapımına ön ayak olmuştur. Bazı nedenlerden dolayı 1949 yılında önce özel sonra 1950 DP ile devlet okulu haline gelecek Acıpayam Ortaokulu’nu yapma ve açma çabası bölge halkı tarafından 1990’larda halen minnetle anılan faaliyetlerindendir. Doktorluk hayatına sırasıyla Acıpayam Hükümet Tabipliği, Manisa Devlet Hastanesi Dâhiliye asistanlığı ve son olarak İstanbul Haydarpaşa Numune Hastanesi ile devam edecektir.

1950 yılı O’nun hayatının istikametinin değiştiği yıl olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk döneminden beri denenen demokrasi denemeleri hayata geçmiş, DP’nin kurulmuş. 1950 genel Türkiye seçimlerine ülke hazırlanmaktadır. Denizlili hemşerileri Baha Akşit’i DP. Denizli milletvekili olarak adaylığını koyması için ısrar ve baskı yapmaktadır. Akşit ise hekimlik hayatında ilerlemek, ihtisasını tamamlamak istemektedir. Kendisi yerine beraber büyüdüğü ve eğitimlerini tamamladıkları amcaoğlu Hüsnü Akşit’in aday olmasını sağlamış, bunun içinde seçim zamanı memleketine yardıma gelmiştir. Baha Akşit’in DP’nin ilke ve ideallerine sahip olması Denizli teşkilatına yardım etmesini sağlamıştır. Denizli’ye gelişi il ve ilçe yönetimleri tarafından hoş karşılanmamıştır. Çünkü Baha Akşit hem ailesinden gelen sevilen, sayılan kişiliği hem de yakın tarihe kadar burada verdiği hekimlik hizmeti sebebiyle herkes tarafından sevilen, takdir edilen bir kişidir. O’nun işaret edeceği, destekleyeceği kişinin seçilmesi yüksek ihtimaldir. Kendisine bu sebepten dolayı bölgenin idarileri tarafından kapalı mobing uygulanmıştır. Arkadaşları aracılığıyla seçimde Hüsnü Akşit’in yanında dolaşırsa bir sebep uydurularak seçim boyunca nezarete alınacağı duyurtulmuştur. Bunun üzerine Denizli bağımsız milletvekilliği adaylığına başvurmuştur.

14 Mayıs 1950 seçimleri sonucu kendisi milletvekili olmasa da amcaoğlu Hüsnü Akşit, DP. Denizli milletvekili olarak görevine başlar. Baha Akşit amacına ulaşmıştır. Şimdi ihtisasını tamamlamaya İstanbul’a dönebilir. Fakat 1951 yılında beklenmedik bir olay gerçekleşir. 1950 seçimlerinde, seçim kanununa göre bir kişi iki yerden adaylığını koyabilmekte ancak birisinden vekil olmaktaydı. Bu çerçevede Denizli dâhil 14 ilde milletvekili boşlukları oluşmuştur. Denizlilerin ve amcaoğlu Hüsnü Akşit’in ısrarı üzerine 1951 milletvekili ara seçimine Denizli’den DP. Aday milletvekili olarak giren Baha Akşit’in artık resmen siyasi hayatı başlayacaktır. Denizli seçim bölgesinde 85.935 oy kullanan seçmenden 38.258 oyla ve rakiplerine 276 oy farkı ile milletvekili seçilen Akşit seçim mazbatasını CHP’lilerin itirazı sonucu 18 Eylül 1951 de alacaktır.

Siyasi hayatına Demokrat Parti ile başlayan Baha Akşit, başlangıçta sadece partinin bir milletvekili iken kısa sürede kendisini herkese sevdirmiştir. DP. Teşkilatının önemli bir kolu olan Grup İdare Kurulu’nda görev almıştır. 1953-1957 yılları arasında Grup İdare Heyeti üyesi ve 1957-1960 arası Grup Başkan Vekilliği görevini üstlenerek, partinin etkili milletvekillerinden biri olacaktır. Mecliste 9,10 ve 11. Dönem Denizli Milletvekilliğini yapan Akşit bu süre içerisinde, mensup olduğu partinin başkanı ve başbakan Adnan Menderes’in güvenini kazanarak, dostları arasında yer almıştır. Zaten O’nun Adnan Menderes’le olan bu yakın münasebeti Yassıada mahkemelerinde O’nun aleyhinde kullanılacaktır. Baha Akşit sadece kendi partisinin milletvekilleri arasında değil mecliste vekili olan tüm parti temsilcileri ile daima uzlaşıcı ve olumlu yaklaşımı sebebiyle sevilen, saygı duyulan bir kişi olmuştur. Ayrıca Parti Grup Başkan Vekilliği süresince hükümetle parti grubu arasındaki münasebetleri tanzim etmek, grubun temayüllerini partinin başkanına aktarmak, partinin genel başkanının düşünce ve fikirlerini gruba nakletmek, meclisin çalışmalarına yardımcı olmak, DP. Milletvekilleri ile grup umumi heyeti ve hükümet arasında düzeni sağlamıştır. Müsamahakâr tutumu ve sakin, ılımlı tabiatıyla mebuslar arası kırgınlık ve sürtüşmelerin düzeltilmesinde aranan, değişmez bir insandır. Mütevazılığı, uzlaşmayı seven tabiatı ve insanları hangi partiden olursa olsun kucaklamasıyla, riyasetindeki meclis toplantılarında ihtilafa ve şiddeti müzakerelerin olmasına izin vermemektedir.

Mecliste yer aldığı süre içerisinde birçok kanun önerisi, sözlü önerge, tekliflerde bulunan Akşit, meclisin aktif vekillerindendir. Meclis içi yaptığı faaliyetlerin hepsini ifade etmemiz mümkün olmasa da bazıları şunlardır: Sağlık alanında mesleği ile ilgili doktorların ihtisasta geçen sürelerini terfilerine sayılması, Üniversitelerde ihtisas yapmak isteyen tıp mezunlarının fahri asistanlık dönemlerinin ücretsiz ve kadrolu olmasını sağlayarak geleceğin tıp profesörlerinin yetişmesini kolaylaştırmıştır. Ege Üniversitesinin kurulması hakkındaki kanunda yer almış, birçok kazaların teşekkülünde kanun teklifinde bulunmuştur. Bunların dışında şahsi çabası ve özel hizmetleri olan Kıbrıs Meselesinde bilfiil aktif olmuştur. 1952 yılından itibaren Kıbrıs’ın bağımsızlık aşamasının her safhasında hem fert hem milletvekili olarak görev almıştır.

Seçim bölgesi ve yetiştiği şehrine hizmetleri ise; Denizli el sanatlarının güçlendirilip geliştirilmesi, tüberküloz hastanelerinin açılması, sulama ve baraj çalışmaları, bataklıkların kurutulması, devlet üretme çiftliğinin kurulması, DP programı çerçevesinde her köye ilkokul, her ilçeye ortaokul ve her ile lise, imam hatip, endüstri meslek ve ticaret lisesi açılması çalışmalarına destek vermiştir. Yol yapım çalışmaları, bazı köylerin ilçe olma kanunu çıkarılmasında görev almıştır.

Verdiği hizmetlerle daima temsil ettiği halkın faydasını ilke edinmiş olan Akşit ve DP. maalesef Türk demokrasi tarihinin kara lekesi 27 Mayıs 1960 Darbesi nedeniyle hizmetlerine ara vermek zorunda kalacaktır. 27 Mayıs Darbesi ile DP. Kapatılmış, tüm milletvekilleri tutuklanmış, ülkede sıkıyönetim ilan edilmiştir. 14 Ekim 1960-15 Eylül 1961 yılları arasında sürecek Yassıada Mahkemesi ve günleri başlayacaktır. Bu süre zarfında türlü işkence ve kötü muamelelere maruz kalan Akşit, burada gösterdiği metanet, sabır, inanç ve dürüstlüğü ile kişiliğinin ne kadar sağlam olduğunu bir kere daha kanıtlamıştır. Yassıada Mahkemeleri’nde bazı seciyesiz kişilerin kendilerini kurtarmak için suçları Akşit’in üzerine atmalarına kesinlikle karşı koymayarak mert, güçlü kişiliğini, davasına inancını herkese göstermiştir. Yassıada Mahkemeleri sonunda DP’li milletvekilleri isnat edilen farklı suçlardan farklı cezalara hüküm giymiştir. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ve Baha Akşit’in de içinde olduğu toplam 15 kişi, Türk Ceza Kanununun 146/1 maddesi uyarınca Anayasayı İhlal suçundan idam cezasına çarptırılmıştır. Başbakan Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu’nun idamları infaz edilmiş geriye kalan milletvekillerinin cezası müebbet hapse çevrilmiştir. İdamların gerçekleştirildiği günü ve yaşananları Baha Akşit, aktardığı hatıralarında çok elim ve acı içinde teferruatlı bir şekilde aktarmıştır (Bkz. Nezahat Belen, Türkiye’ye Damgasını Vuran Bir Dönem, Bir Olay, Bir Yaşam Dr. Baha Akşit, Turgut Yay, İstanbul 1995, s.114-128)

Kayseri Cezaevi’ne gönderilen Akşit (1961-1964), burada arkadaşlarına hem doktor hem de iyi bir dost olmuştur. Baha Akşit’in DP’nin kurucularından Celal Bayar’la önce milletvekilliği ilişkisinde başlayan münasebeti İmralı Adasında güçlü bir dostluğa dönüşmüştür. Bu dostluk Kayseri Cezaevi’nde baba-oğul ilişkisine evrilecek hatta sırdaşlığa ulaşacaktır. Dostlukları özgürlüklerini kazandıktan sonra daha da artacaktır. Artık O, Celal Bayar’ın sırdaşı, dostu, manevi oğlu, doktoru ve en büyük dava arkadaşıdır. Bayar’ın itimat ve teveccühünü kazanan Akşit; bu sayede O’nun İttihat ve Terakki devrinden başlayan siyasi hayatının ölümüne kadar ki safhasının en ince, ayrıntılı ve gizli hadiselerini dinlemiştir. Bu bilgilerin bir kısmını da Bayar’ın onayıyla  “Kısaca Celal Bayar” adlı kitabında yazmıştır.

1964 yılında çıkan afla özgürlüğüne kavuşan Baha Akşit ve diğer Demokrat Partililerin bundan sonraki süreçte tek yegâne amaçları kaybettikleri itibarı ve hakları geri almak olacaktır. 1966 da mesleklerini icra etme haklarını geri almaları mücadeleleri başarı ile sonuçlanmıştır. Tekrar sevdiği doktorluk mesleğine dönen Akşit,siyasi haklarını daha geri alamamıştır. Zaman içinde bu haklarına kavuşur gibi olsalar da (15 Mayıs 1969 TBMM.den geçen siyasi af kanunu 12 Ekim 1969’da Cumhuriyet Senatosundan geçecek) yapılan itirazlar sonucu elde ettikleri haklar iptal edilecektir. Bunun üzerine Bayar’la birlikte siyasi haklarını kazanmak için yaptıkları faaliyetlerini arttıran Akşit, 1975’te Siyasi Af Kanunun çıkmasını sağlamışlardır. Bu tarihten itibaren Baha Akşit, Celal Bayar’ın önderliğinde yeniden aktif siyaset hayatına dönecektir.

1975 ara seçimlerine Adalet Partisinden Denizli senatör adayı olarak katılan Baha Akşit, bu hareketini şu cümleleri ile aktarmıştır: Senatörlüğe neden heves ettim? Benim için önemli bir mesele idi. Çünkü millet tarafından seçilmiş, silah kuvveti ile vazifeden ayrılmıştım. Tekrar seçilmek mecburiyetindeydim. Bizim için hala o zamanlar “meşruiyetini kaybetmiş olan bu kişileri Türk Milleti alaşağı etmiştir” diyorlardı. Bu söz 1961 Anayasasının dibacesinde de mevcuttu. Ben bunun aksini ispata mecburdum. Ben, meşruiyetimi kaybetmemiştim. Bunu neyle gösterebilirdim? Daha önce seçildiğim gibi siyasi haklarımız verildiği anda tekrardan seçilmek suretiyle cevaplandırabilirdim. Nitekim siyasi haklarımız verildiği sene memleketim Denizli’de senatörlük açıktı. Senatörlüğe Sayın AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’le kurduğum temaslarla aday olmak istediğimi söyledim ve aday oldum. Senatörlüğü sürecinde 1960 darbesi ile yarım kalan hizmetlerini devam ettirmeyi amaçlamıştır. Bu doğrultuda memleketinde yol açma çalışmalarına hız verdirmiş, tarım arazilerin sulama işlerini takip ederek aktifleştirmiş, enerji santrallerinin açılmasında ön ayak olmuştur. Eğitim alanında hizmetlerini artarak devam etmesini takip etmiştir. Denizli’ye Tıp Fakültesinin açılmasında meclise verdiği teklif üzerine kabul edilmesini sağlatmıştır. Ne yazık ki 1979’da fakültenin açılması gerçekleşemeyince 12 Eylül 1980 Darbesi ile de bu açılış ertelenecektir. Denizli Tıp Fakültesine 1991’de Dokuz Eylül Üniversitesine bağlı olarak faaliyete geçecektir.

Ömrü boyunca pek çok badire atlatan Baha Akşit’in hayatı yine bir başka dış nedenden 12 Eylül 1980 Darbesi ile sekteye uğrayacaktır. Yaşadığı çalkantılı bunca yıllara rağmen sönmeyen enerjisi, insanlara karşı sevgisi bitmeyen Akşit’e, tekrar siyasete dönmesi için yapılan tekliflere rağmen, sade bir vatandaş olarak hayatını devam ettirecektir. Kurduğu vakıf ve derneklerle vatanına bağlı, milletine saygılı bir vatandaş olarak daima hizmete hazır bir nefer gibi durmadan çalışmıştır. 27 Eylül 1995 yılında hayata gözlerini kapayan Akşit, bugün memleketi Denizli ‘de köyü Yatağan’da yatmaktadır. Emeklerine bu vatan minnettardır.

Nezahat BELEN

KAYNAKÇA

TBMM Arşivi
Baha Akşit, Tercüme-i Hal ve Sicil Dosyası, D X. https://www5.tbmm.gov.tr/eyayin/GAZETELER/WEB/MAZBATALAR/TBMM/d10/HT_1644_1_10.pdf, X. Dönem Milletvekili özgeçmişi,
Baha Akşit, Seçim Mazbatası, D IX, D X, D XI. D XIV.Erişim Tarihi. 7.4.2023
https://www5.tbmm.gov.tr/eyayin/GAZETELER/WEB/MAZBATALAR/TBMM/d09/SM_1644_1_9.pdf, IX. Dönem Seçim Mazbatası,Erişim Tarihi. 7.4.2023
https://www5.tbmm.gov.tr/eyayin/GAZETELER/WEB/MAZBATALAR/TBMM/d10/SM_1644_1_10.pdf, X. Dönem Seçim Mazbatası,Erişim Tarihi. 7.4.2023
https://www5.tbmm.gov.tr/eyayin/GAZETELER/WEB/MAZBATALAR/TBMM/d11/SM_1644_1_11.pdf, XI. Dönem Seçim Mazbatası,Erişim Tarihi. 7.4.2023
https://www5.tbmm.gov.tr/eyayin/GAZETELER/WEB/MAZBATALAR/CUMHUR%C4%B0YET%20SENATOSU/HT_1644_7_9.pdf cumhuriyet Senatosu üyeliği seçim mazbatası B3,Erişim Tarihi. 7.4.2023
TBMM Zabıt Ceridesi, C 16, B 88, 20 Haziran 1952.
TBMM Zabıt Ceridesi, C 19, B 32, 26 Ocak 1953.
TBMM Zabıt Ceridesi, C 4, B 32, 26 Ocak 1955.
TBMM Zabıt Ceridesi, C 12, B 76, 13 Haziran 1956.
TBMM Zabıt Ceridesi, C 17, B 34, 4 Şubat 1957.
TBMM Zabıt Ceridesi, C 12, B 44, 22 Şubat 1960.
TBMM Zabıt Ceridesi, C 40, B 30, 30 Ocak 1979.
TBMM Zabıt Ceridesi, C 41, B 32, 02 Şubat 1979.

Süreli yayınlar
Cumhuriyet,30 Nisan 1959; 4-5 Nisan 1960; 29 Nisan 1960
Yeni İstanbul, 6 Mayıs 1960; 11 Mayıs 1960
Hayat Mecmuası, Yıl.5 Sıra No.191, Sayı.2 (3 Haziran 1960).
Yeni Asır, 12 Mayıs 1969; 15 Mayıs 1969; 7 Kasım 1969
Araştırma-İnceleme Eserler
AKŞİT, Baha, “Acıpayam Müftüsü Mehmet Arif Akşit”, Yatağan Dergisi, Sayı.9. 1992.
AKŞİT, Baha, “Demokrat Parti-Kuruluş”, Ata Dergisi, Özel Sayı.3, İstanbul 1992.
AKŞİT, Baha, Kısaca Celal Bayar, İstanbul 1987.
AYKOTA, Ali Vehbi, Acıpayam, Ankara 1951.
BAYKARA, Tuncer, Yatağan, Tokyo,1983.
BELEN, Nezahat, Türkiye’ye Damgasını Vuran Bir Dönem, Bir Olay, Bir Yaşam Dr. Baha Akşit, Turgut Yay, İstanbul 1995.
EROĞLU, Cem, Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi, Ankara 1990.
KOÇAK, Cemil, Türkiye’de Milli Şef Dönemi 1938-1945, Ankara 1985.

13/10/2024 tarihinde https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/baha-aksit-1914-1995/ adresinden erişilmiştir

Benzer Yazılar