Theodor Herzl (1869-1904)

17 Oca

Theodor Herzl (1869-1904)

Theodor Herzl (1869-1904)

Theodor (Benjamin Ze’ev) Herzl, Avusturyalı bir yazar ve gazeteci olup, siyasi siyonizmin kurucusu olarak bilinir. 2 Mayıs 1860’ta Budapeşte’de doğdu. Varlıklı bir Yahudi ailenin çocuğuydu. Eğitimine Budapeşte’de bir Yahudi hazırlık okulunda başladı. On yaşındayken modern derslere ağırlık verilen Realschule’ye girdi. Daha sonra Augustinian Confession of Pest’in Evanjelik Hümanistik Yüksek Gymnasium’una geçti. Bu dönemde Macarca, Almanca, Latince ve cebirde üstün başarı gösterdi. Ayrıca, Yunanca, tarih ve coğrafya derslerinde de çok başarılıydı. Fransızca, İtalyanca ve İngilizce dillerinde de yetkinlik kazandı. 1878 yılında Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu ve 1884 yılında mezun oldu. Öğrencilik yıllarında çok sayıda kısa oyun ve deneme yazdı. Bu dönemlerde antisemitizmin yükselişine tanık oldu ve 1883’te antisemitik tutumları nedeniyle üyesi olduğu öğrenci derneğinden istifa etti. Mayıs 1884’te Doctor juris (Hukuk Doktoru) unvanını aldı. Daha sonra Viyana’daki Landesgericht’te (Yüksek Mahkeme) baroya kabul edildi ve yıl sonuna kadar ceza davalarında çalıştı. Daha sonra Nisan 1885’e kadar Ticaret Mahkemesi’nde ve ardından birkaç ay boyunca Landesgericht’te hukuk davalarında çalıştı.

O dönemde Avrupa’da çok popüler olan geveze, sivri dilli, edebi-fikir yazısı olan feuilleton türünde yazılar yazdı. Bu tür yazılarını Viyana’daki bazı gazetelerde yayınladı. Ayrıca Berlin’deki bir tiyatroda sahnelenmesi için başarısızlıkla sonuçlanan bir oyun da yazdı. Sonunda şehrin önde gelen gazetelerinden biri olan liberal Berliner Tageblatt onu düzenli bir yazar olarak kabul etti. Makalelerine malzeme toplamak için Berlin, Prag, İtalya, Rhineland, Belçika, Fransa ve İngiltere’ye seyahat ederek popüler gezi yazıları yazdı. Ayrıca kısa öykülerden oluşan bir kitap yayınladı. Sonunda 1888-1889’da üç oyunu Prag, Berlin ve Viyana’daki prestijli Burgtheater’da sahnelendiğinde tiyatroya adım attı. Edebiyat ve tiyatro dünyasında umut verici bir başlangıç gibi görünmesine rağmen, hiçbir zaman bir oyun yazarı olarak başarılı olamadı.1889 yılında Julie Naschauer ile evlendi. Bir yıl sonra kızları Paulina doğdu.

1891 yılı Ekim ayının başında Güney Fransa’da seyahat ederken, etkili liberal Viyana gazetesi Neue Freie Presse’den Paris’te muhabir olarak görev yapması için bir teklif aldı. Hayatında ve Yahudi tarihinde yeni bir çağın başlangıcı olan yeni bir sayfa açılmıştı. Paris’te 1891’den 1895’e kadar dört yıl kaldı. Paris’te Neue Freie Presse gazetesinin muhabiri olarak çalıştığı dönem içinde (19-22 Aralık 1894), Yüzbaşı Alfred Dreyfus’un (1859-1935) Almanya’ya askeri sırları satarak vatana ihanet etmekle suçlandığı askeri mahkemede hazır bulundu. Halka açık olduğu sürece yargılamaları takip etti.  Bu süreçte Yahudilere dair konular kafasını meşgul etmeye başladı. Bu durum yazılarında giderek daha sık yer almaya başladı. Neue Freie Presse için Fransa hakkında siyasi ve kültürel bir röportaj akışı üretti, ancak artan miktarda zaman ve enerjisini, çok sayıda ve çelişkili çözümler formüle ettiği “Yahudi Sorunu”na ayırdı.

1895 yazının başlarında, çabalarının hesabını tutabilmek için bir günlük tutmaya başladı. Ölümünden kısa bir süre öncesine kadar metodik ve titiz bir şekilde günlük tutmaya devam etti ve bu süre zarfında bin sekiz yüzden fazla basılı sayfaya uzanan bir tarihçe yazdı. 1895 yılının yaz ve sonbaharında, önce Paris’te, sonra da Viyana’da fikirlerini tartışmak için düzinelerce insanla bir araya geldi. Yahudi ve Yahudi olmayanların tavsiyelerine başvurdu. Bağlantılar kurdu, destek ve yardım talep etti. Bu dönemde Yahudi finansörlerin ve dini liderlerin yardımını istediğinde bir ret duvarıyla karşılaştı. Alman finansör Maurice Hirsch’in soğukkanlılığı, Rothschild’lerin umursamazlığı, Viyana Hahambaşı Moritz Gudemann’ın itirazları ve siyasi iktidar koridorlarına erişememesi Herzl’i yıpratmak yerine cesaretlendirdi ve fikirlerini ve taktiklerini geliştirmeye zorladı. Bu yoğun çalışma sürecinde önce farklı Avrupa ülkelerinden Yahudi aktivistlerle tanıştı, Yahudi örgütleri hakkında bilgi edindi. 1880’lerden beri Filistin’e Yahudi göçünü teşvik etmek için aktif olan Hibbat Zion (Siyon Âşıkları) hareketiyle ilk tanışmasını yaptı.

Özellikle Avusturya topraklarındaki Yahudi özgürleşmesinin başarısızlığı hakkında bir oyun yazdı. “The New Ghetto” (Yeni Getto) oyunu, Yahudi konulu ilk sahne eseriydi. Oyunu sahneleyecek bir tiyatro bulamadı ve bu başarısızlık, “Der Judenstaat”ı, yazmasıyla sonuçlanacak olan kişisel ve siyasi arayışının kıvılcımlanmasına yardımcı oldu. 1896’da yayınlanan “Der Judenstaat” (Yahudi Devleti) adlı eserinde Yahudilerin ulusal bir devlete ihtiyaç duyduğunu savundu ve bu görüşleri geniş bir yankı uyandırdı. Onun düşüncelerine göre; Osmanlı Sultanı Filistin’i Yahudilere verirse, karşılığında onlar da Türkiye’nin mali yönetimini düzenleme görevini üstlenebilirdi. Tarafsız bir karakteri olacağı söylenen Yahudi devleti, Avrupa’nın Asya’daki savunma duvarının bir parçasını, barbarlığa karşı medeniyetin bir ileri karakolunu oluşturacaktı. Avrupa onun varlığını garanti altına alacak ve Kutsal Yerler bir tür ekstra-bölgeselliğe tabi tutulacaktı. Ona göre Yahudi sorunu; Yahudilerin kayda değer sayıda yaşadığı her yerde mevcuttu. Yahudi karşıtlığı nedeniyle bir ülkeden diğerine göç ettiklerinde bu sorunu da beraberlerinde yeni yurtlarına taşıyorlardı. Bu sosyal ya da dini bir sorun değil, ulusal bir sorundu ve ancak “dünyanın medeni ulusları tarafından konseyde tartışılacak ve çözülecek siyasi bir dünya sorunu” haline getirilerek çözülebilirdi.

Der Judenstaat yayınlandığı dönemde Herzl’in kamusal bir pozisyonu yoktu, ancak kapsamlı faaliyetleri- toplantılar, mektuplar, seyahatler, başkalarıyla bağlar kurma- adını Avrupa’nın Yahudi nüfusunun geniş bir kesimine duyurmuştu. Yahudi Devleti: Yahudi Sorunu İçin Modern Bir Çözüm Önerisi Şubat 1896’da Viyana ve Leipzig’de bir Yahudi yayıncı tarafından basılmadan bir ay önce, 17 Ocak’ta, Londra’ya yaptığı bir ziyaretin ardından, Jewish Chronicle, fikirlerinin bir özetini “A Solution to the Jewish Question” (Yahudi Sorununa Bir Çözüm) başlığı altında yayınlamıştı. Bir hafta sonra, 24 Ocak’ta, merkezi Varşova’da bulunan İbranice gazete Hatzefirah, Jewish Chronicle makalesi hakkında bir haber yayınlayarak önerisini Rus İmparatorluğu’ndaki İbrani okuyucuların önüne getirdi. Hovevei Zion hareketinin Almanya koluna bağlı aylık Zion dergisinin 23 Şubat tarihli sayısında Herzl’in kitabına olumlu bir yanıt yer aldı. 23 Şubat’ta, bir İngiliz Hovevei Zion sempatizanının kızı olan Sylvie d’Avigdor’dan İngilizce bir çeviri yapmasını istedi.

Jewish Chronicle, Der Judenstaat hakkında övgü dolu bir değerlendirme yaptı ve Bulgaristan’ın Sofya kentinin Baş Hahamı, onu, mesih ilan etti. Doğu Avrupalı siyonistler broşürü hem tanıdık hem de endişe verici derecede cüretkâr buldular. Siyon Âşıkları’nın kıdemli aktivistleri, asimile olmuş geçmişine ve önceki on beş yıl boyunca Filistin’de yürüttükleri yerleşim faaliyetlerini göz ardı etmesine şüpheyle bakıyorlardı. Planının hem Osmanlı İmparatorluğu’nu hem de azınlıkların milliyetçi faaliyetlerini yasaklayan gerici Rus İmparatorluğu’nu kızdırmasından korkuyorlardı. En önemlisi, hem tanısal hem de kuralcı fikirlerinin çoğu, Yahudi Devleti’nin ortaya çıkmasından neredeyse on beş yıl önce ortaya çıkmıştı.

4 Haziran 1897 tarihinde Die Welt’i (Merkezi Siyonist gazeteyi) kurdu ve büyüyen hareketin günlük işlerini yürüttü. Die Welt Birinci Dünya Savaşı’na kadar dünya siyonist hareketinin merkezi organı olarak kalacaktı. 1897’de Basel’de Birinci Siyonist Kongre’yi topladı. Kongre’nin iki ana başarısı Siyonist Program’ın formüle edilmesi ve Siyonist Organizasyon’un kurulması olmuştu. Siyonizmi, Yahudiliğin dağınık kollarını ulusal bir temelde birleştirdiğini ve bunun “Yahudi topraklarına dönüşten önce Yahudiliğe dönüş” anlamına geldiğini ilan etti. Kongrenin programının hazırlanması için oluşturulan yedi kişilik bir alt komite ise, “Siyonizmin amacı, Yahudi halkı için Filistin’de yasal olarak güvence altına alınmış bir yurt yaratmaktır.” metnini kabul etmişti. Viyana’ya döndüğünde günlüğüne şunları yazdı: “Basel Kongresi’ni tek kelimeyle özetleyecek olsaydım- ki bunu açıkça yapmayacağım- bu şu olurdu: Basel’de Yahudi Devleti’ni kurdum. Bunu bugün söyleseydim, evrensel kahkahalarla karşılanırdım. Beş yıl içinde, belki de elli yıl içinde, herkes bunu görecektir. Devlet zaten, özünde, halkın devlete olan iradesiyle kurulmuştur.”

Osmanlı sarayına ilk girişi, Mayıs 1896’da oldu. Planı, Filistin karşılığında yirmi milyon Türk lirası teklif etmekti. Bu paranın Rothshildlerin ve diğer Yahudi finansör ve hayırseverlerin yardımıyla toplanabileceğini ve Devlet’i yüklü borcundan kurtaracağını umuyordu. Nezaketle karşılandı ama Saraya, Sadrazam’dan daha fazla nüfuz edemedi. Bir sonraki fikri, Sultan II. Abdülhamid ile sıcak ilişkilerinden gurur duyan Kayzer II. Wilhelm’i yanına çekmeye çalışmaktı. 1897’deki ilk Siyonist Kongre’de diplomatik kampanyası Kongre tarafından onaylandı. Yahudi halkının yurdunun Filistin’de olmasına ve bunun “kamu hukuku” temelinde kurulmasına resmen karar verildi. Ertesi yıl Kayzer II. Wilhelm Türkiye’ye uygun bir ziyarette bulunacak ve Kutsal Topraklara dini bir hac ziyareti gerçekleştirecekti. Alman İmparatoru tarafından İstanbul’da ve tekrar Kudüs’te kabul edilmeyi başardı. 1898’de Kayzer’i gördüğünde, üç yıllık çalışmasının “belirsiz ‘siyonizm’” kelimesini Alman imparatorunun dudaklarından doğal olarak dökülen bir terim haline getirdiğini” memnuniyetle belirtti. Fakat bu görüşme, umduğu sonuçları vermedi, ancak ona hayallerinin nesnesi olan toprakları ilk kez görme fırsatı verdi. Alman İmparatoru karşısındaki başarısızlığı, diğer dünya liderleriyle olduğu gibi, siyonist fikrin dünya arenasına girişinin ayrılmaz bir parçasıydı. Zaman içinde Balfour Deklarasyonu ve Milletler Cemiyeti Mandası aracılığıyla Birleşmiş Milletler’in 29 Kasım 1947’deki bölünme kararına ve nihayetinde İsrail Devleti’nin kurulmasına yol açacaktı.

Filistin’e yaptığı bu tek ziyaret, Altneuland (Eski-Yeni Topraklar) adlı romanına damgasını vuracaktı. Yahudi devletinin nasıl olacağına dair ütopik bir düşünceye sahipti. Yazmaya 1899’da başladığı ve 1902’de yayınladığı Altneuland adlı romanında Yahudi kültürel geleneklerinden ziyade Batı Avrupa sivil toplum kavramlarına dayananan hayali bir Yahudi Devleti tasarlamıştı. Altneuland’da siyonist hareketin bu son derece gerçek ve güçlü siyasi arzusunu açıkça ifade etti ancak hareketi tamamen bağımsız bir yönetim arayışında olarak tasvir etmekten kaçındı. Bu nedenle Osmanlı İmparatorluğu ile karşı karşıya gelmeyi önlemeyi umuyordu.

1898 yılında, başkanlığında İkinci Siyonist Kongre toplandı. Yazar, gazeteci ve oyun yazarı olarak yeteneği, siyasi faaliyetlerinde ona yardımcı oldu. Halkın karşısına çıkışları tiyatrodan besleniyordu. İlk kongreden farklı olarak bu kongrede dünyanın dört bir yanındaki siyonist federasyonlardan seçilmiş delegeler de vardı. İlk kongre resmi bayrak olarak 1891’den beri Filistin’de kullanılan bayrağa benzer bir tasarımı onaylamıştı. Dua şalını andıran mavi şeritler ve ortasında beyaz zemin üzerine mavi bir Davut yıldızı. Kongre de ayrıca “Jewish Colonial Trust” (Yahudi Sömürge Vakfı) isimli bir siyonist bankanın kurulmasına karar verildi. 1901’de kurulan diğer bir kurum ise “Jewish National Fund” (Yahudi Ulusal Fonu) oldu. Bu fon Yahudi ulusal kurumlarının mülkiyetinde kalacak ve özel ellere geçmeyecek toprakları satın almakla görevlendirilmişti. Bu iki kurum siyonist ağın sadece bir parçasıydı. Bunların yanı sıra siyonistlerin diaspora genelinde -özellikle Rusya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluklarında- Yahudi sivil haklarının geliştirilmesi için ulusal siyasete katılmaları önerisini de kabul etti. Siyonist Organizasyon’a üyelik yavaş ama istikrarlı bir şekilde arttı ve yıllık Kongreleri uluslararası basının ilgisini giderek daha fazla çekti. Önerdiği gibi, İngiltere’nin daha liberal şirketler hukukundan yararlanmak için hareketin mali kurumları Londra’da tescil edildi.

1898 ve 1901 yılları arasında siyonist kariyeri zirveye ulaşmıştı. Bu yıllar aynı zamanda Alman ve Osmanlı İmparatorlarına ulaşabildiği yıllardı. Ona göre; Yahudi sorunu sınırları ve kıtaları aşan, sadece ortak bir uluslararası çabanın çözebileceği uluslararası ve küresel bir sorundu. Yahudi sorununa ilişkin analizi, daha sonra “siyasi siyonizm” olarak adlandırılacak olan bu görüşün diplomatik ve uluslararası cephede ele alınması gerektiği sonucuna götürmüştü. Fakat İstanbul’a yaptığı defalarca ziyaretlere hiçbir ilerleme kaydedemedi. Tüm ikna çabalarına rağmen,  Osmanlı Hükûmeti, bölgesel bir beyannamenin nihayetinde egemen statüye yakın bir varlığa yol açacağını açıkça anlamıştı. Nisan 1902’de, Sultan’ın Filistin için bir beyannameye onay vermesini sağlamak için gösterdiği tüm çabalarının boşa gittiğini anladığında, günlüğüne şunları yazdı: “Siyasi romanımın bu cildi de böylece sona ermiş oldu.”

Bundan sonraki süreçte, Rothschildler ve İngiliz gazeteci Leopold Greenberg’in desteğiyle 1902 yılının Ekim ayında İngiltere Sömürgeler Bakanı Joseph Chamberlain ile görüştü. Bir kez daha güçlü adamların huzurunda olmaktan ve kendisinin de küresel politikada bir rol oynayabileceğini hissetmekten çok memnundu. Chamberlain, Mısır topraklarıyla ilgili her türlü tartışmayı, ismen olmasa da fiilen Mısır’ın en üst düzey yetkilisi olan İngiliz başkonsolosu Lord Cromer’e havale etti. Chamberlain ayrıca Kıbrıs’ın Yahudi göçünü reddedecek mevcut Rum ve Müslüman nüfusa sahip olduğuna dikkat çekti.

Chamberlain ile 24 Nisan 1903’de yeniden görüşmek üzere Londra’da buluştular. Sömürgeler Bakanı, Yahudiler için, İngiliz Doğu Afrikası’nda Uganda demiryolu boyunca uzanan (bugünkü Kenya’da) “Uganda” adını verdiği bölgeyi önerdi. Kıyıdan uzakta iklimin Avrupalılar için bile katlanılabilir olduğunu ve orada şeker ve pamuk yetiştirilebileceğini söyledi. Bu fikre soğuk baktı. Yerleşim projesine kendi deyimiyle ulusal bir temel kazandırmak için Filistin’de ya da yakınında bir üsse sahip olmakta ısrar etti. Ancak Chamberlain’le görüşmesinden üç hafta sonra, Mısır’da bayındırlık işlerinden sorumlu devlet müsteşarı orada yerleşimin keşif komisyonunun inşaat mühendisinin tahmin ettiğinden beş kat daha fazla su gerektireceğini tespit edince, İngiliz yetkililer Sina olasılığını resmen kapattı.

Greenberg tarafından İngiltere Hükûmeti’nden gelen herhangi bir teklifin kolay kolay bir kenara atılamayacağı konusunda ikna edildi. Greenberg’e göre bu teklifi geri çevirmek tehlikeli olabilirdi, oysa bu teklife sıcak bakmak, sonunda ve ustaca bir pazarlıkla siyona daha da yaklaşılmasını sağlayabilirdi. İkna oldu. Rus Yahudilerinin durumu aklını kurcalıyordu ve artık El Ariş planının fiilen öldüğünü biliyordu. Başka bir alternatif yok gibi görünüyordu. Ayrıca giderek umutsuzluğa kapıldı. Onu çorak Sina’ya Yahudi yerleşimi için zorlamaya iten Doğu Avrupa Yahudilerinin durumu, 19 ve 20 Nisan 1903’te Besarabya’nın Kişinev kentinde (bugün Moldova’da Kişinev) kırk dokuz Yahudinin öldürüldüğü ve tüm dünyanın dikkatini çeken pogromdu. Karşılaştığı zorluk sadece Rusya’daki antisemitizmin yaygınlığı, orada yaşayan Yahudilere yönelik fiziksel tehlike ve Yahudilerin kendilerine ait diyebilecekleri ve güvenle sığınabilecekleri bir topraklarının olmaması değildi. Ayrıca Çarlık Rusya Hükûmeti dış göçü engellemek için engeller çıkarıyor ve siyonizmi yasadışı bir sosyal radikalizm biçimi olarak görüyordu.

1903 yılının ağustos ayında, Çarlık Rusya Hükûmeti’nin önde gelen üyeleriyle Rus Yahudilerinin göçünü hızlandırmak için çeşitli olasılıkları görüşmek üzere St. Petersburg’a gitti. Rusya’da, Rus-Yahudi gençlerinin sosyalizme eğilimli olduğu yönündeki suçlamaları reddetmek yerine onları destekledi ve siyonist hareketin yasallaştırılarak Yahudilerin açıkça istenmedikleri Romanov İmparatorluğu’ndan çıkıp Filistin’e gitmelerinin hızlandırılmasını istedi.

Bu dönemde Uganda Planı, onun tarafından ya da en azından onayıyla yazılan ve Greenberg tarafından temmuz ayında İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na sunulan uzun bir memorandum şeklini aldı. Belge, İngiliz Doğu Afrikası’nda büyük ölçüde özerk bir Yahudi himayesi kurulması çağrısında bulunuyordu. Daha sonra Kongre’de açıkladığı gibi, bu oluşum “bir Yahudi yönetimine, bir Yahudi yerel hükûmetine ve başında bir Yahudi yetkiliye” sahip olacaktı. Bu oluşuma “Yeni Filistin” adı verilecek ve kendine özgü bir ulusal bayrağı olacaktı. Sınırlarını genişletme hakkına sahip olacaktı -muhtemelen fetih değil, satın alma yoluyla- ve memorandumda bir ordudan bahsedilmese de koloni, bölgenin kurallarına uymayan yerleşimci ya da yerli “herhangi bir kişiyi … bölgeden kovmak” için polis yetkilerine sahip olacaktı. Siyonistler, böylelikle en başından beri Herzl’in arzusu olan şeyi elde edeceklerdi: bir tüzük, bayrak ve özyönetim.

İngiliz Dışişleri Bakanlığı, siyonistlerin taleplerine soğuk bir şekilde karşılık verdi ve siyonistlerin İngilizlerin vermekte sakınca görmediğinden çok daha fazla özerkliğe sahip bir devlet içinde devlet kurmaya çalıştıklarını belirtti. Bu uyarıdan yılmayan ve henüz resmi bir Afrika toprağı teklifi almamıştı. Konuyu Siyonist Kongre’ye taşıdı. Altıncı Siyonist Kongre’de tartışılan Uganda Planı, kültürel siyonistleri dehşete düşürdü. Rus Siyonist grubu ise ayrı bir toplantı düzenledi ve Uganda Planı’nın resmi olarak değerlendirilmesi için yürütme komitesine yetki verilmesi önerisini reddeden bir karar aldı. Komitenin önerisi genel kurula getirildiğinde, yüzde 62’ye 38’lik bir farkla kabul edildi, ancak delegelerin dörtte biri çekimser kaldı. Oylamadan sonra kargaşa çıktı ve Rus grubu salonu terk etti.

Hayatının son aylarında, bazen isteksizce bazen de coşkuyla, Siyonist Organizasyon’u tamamen siyasi bir örgütten, Yahudi Devleti’nin Yahudi Cemiyeti ve Yahudi Şirketi’nin yönlerini birleştiren siyasi-ekonomik bir örgüte dönüştürüyordu. Uganda, son savaşıydı. Son derece yorgun ve nefes darlığı içinde olmasına rağmen kendini toparladı ve Rus üyelere meselenin özle değil süreçle ilgili olduğunu açıkladı. Uganda’nın uygulanabilir bir seçenek olup olmadığı değil, Siyonist Organizasyon içinde hukukun üstünlüğüne uyma ve Siyonist Kongre’nin iradesine itaat etme zorunluluğundan bahsetti. Hareketi kargaşa içindeydi. 1903 yılı 1904 kışı boyunca bir tür uzlaşma sağlamak için çabaladı, ama başarılı olamadı. Uganda Planı 1905’teki Yedinci Siyonist Kongre’de reddedildi. Hareketin liderliği Litvanya doğumlu bir Alman Yahudisi olan David Wolfssohn’a geçti.

Hayatının son aylarında teselliyi siyonist gelecek için planlar yapmakta buldu. On bir yıl önce, Yahudi sorunu kafasını meşgul etmeye başladığında, bir önceki Papa XIII. Leo tarafından yönetilecek bir törenle Yahudilerin kitlesel olarak katolikliğe geçmesini önermişti. Ancak  1904’te İtalya’ya gittiğinde, daha az tuhaf olmasa da oldukça farklı bir öneriyle gitti; Papa’nın siyonizmi onaylaması. İtalya’da Papa X. Pius ile görüştü. Papa, Türklerin, kutsal toprakları ve kutsal Hıristiyan mekanlarını kontrol etmesinin hoş olmadığını, ancak Yahudi yönetiminin de söz konusu olamayacağını belirtti. Papa Pius, tüm insanlığı birleştiren temel bir ahlaktan ve Yahudilere karşı iyi niyetinden bahsetti. Eğer Yahudiler Filistin’de yaşamaya başlarlarsa, Kilise’nin onları vaftiz etmeye hazır olarak orada bulunacağına dair güvence verdi.

Onunla birlikte siyonizm başka bir alanda hareket etmeye başlamış ve dünya siyasetinin bir meselesi haline gelmiş ve siyonist hareketin kuruluşunun salt örgütsel gerçeğini aşmıştı. Siyonizmin önde gelen isimlerinden biri olan Israel Zangwill, Herzl’in; “Kudüs’ün yıkılışından bu yana Yahudilerin sahip olduğu ilk devlet adamı”, olduğunu belirtmişti. Bir süredir kalp sorunları yaşıyordu. 3 Temmuz 1904’te Viyana’ya çok da uzak olmayan bir tatil beldesi olan Edlach’ta 44 yaşında öldü. Naaşı İsviçre’den Haizingergasse 29 numaradaki evine getirildi. 7 Temmuz’da Viyana Döbling mezarlığındaki düzenlenen cenaze törenine, Avrupa’nın dört bir yanından şehre gelenlerin de bulunduğu on binlerce kişi katıldı.

Hayatı ve çalışmaları, siyonist hareketin ve İsrail Devleti’nin temellerini atmış olup, Yahudi halkının ulusal bilincini ve bir devlet kurma arzusunu pekiştirmişti. Vizyonu ve liderliği, siyonist hareketin dünya sahnesinde tanınmasını sağlamış ve Yahudi halkı için bir ulusal yurt kurulmasının yolunu açmıştı.

Havva YAVUZ

KAYNAKÇA

AVINERI, Shlomo, Herzl’s Vision: Theodor Herzl and the Foundation of the Jewish State, BlueBridge, New York 2014.

AVINERI, Shlomo, The Making of Modern Zionism, Basic Books, New York 2017.

BELLER, Steven, Antisemitism: A Very Short Introduction, Oxford University Press, Oxford 2007.

COHEN, Israel, Theodor Herzl Founder of Political Zionism, Thomas Yoseloff, London & New York 1959.

COHN-SHERBOK, Dan, The Dictionary Of Jewish Biography, Continuum Books, London 2005. 

DE HAAS, Jacob, Theodor Herzl: A Biographical Study Volume One, The Leonard Company, Chicago, New York 1927.

FRASER, T. G., Andrew Mango, Robert McNamara, The Makers of the Modern Middle East, Gingko Library, London 2015.

FRIEDMAN, Mordechai (Motti), Theodor Herzl’s Zionist Journey – Exodus and Return, De Gruyter Oldenbourg, 2022.

GARTMAN, Eric, Return to Zion:The History of Modern Israel, The Jewish Publication Society, Lincoln 2015.

HERZL, Theodor, The Jewish State. Dover Publication, New York 1989. 

HERZL, Theodor, Altneuland: The Old-New Land, A Wildside Press, 2018.

KORNBERG, Jacques, Theodor Herzl: From Assimilation to Zionism, Indiana University Press, Bloomington 1993.

LAQUEUR, Walter, A History of Zionism, Schocken Books, New York 2003.

LEWIS, Geoffrey, Balfour and Weizmann The Zionist, the Zealot and the Emergence of Israel, Continuum Books, New York, London 2009.

PATAI, Raphael (ed.), The Complete Diaries of Theodor Herzl Volume I-V, Translated by Hary Zohn, Herzl Press and Thomas Yoseloff, New York, London 1960.

PAVEL, Ernst, The Labyrinth Of Exile: A Life of Theodor Herzl. Farrar, Straus and Giroux, New York 1992.

PENSLAR, Derek J., “Theodor Herzl and the Palestinian Arabs: Myth and Counter-Myth”,  Journal of Israeli History, Vol. 24, No.1, 2005, pp. 65-77.

PENSLAR, Derek J., Theodor Herzl: The Charismatic Leader, Yale University Press, New Haven, London 2020.

REIMER, Michael J., The First Zionist Congress: An Annotated Translation of the Proceedings, Suny Press, New York 2019.

SAYEGH, Fayez A., The Zionist Diplomacy, Palestine Research Center, Beirut-Lebanon 1969.

WEISGAL, Meyer W., Theodor Herzl, A Memorial, New Palestine, New York 1929.

ZANGWILL, Israel, The Voice of Jerusalem, The Macmillan Company, New York 1921.

 

 

 

 

 

 

 

 

19/01/2025 tarihinde https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/theodor-herzl-1869-1904/ adresinden erişilmiştir

Benzer Yazılar